11 Kasım 2016 Cuma

DUYU ORGANLARI-1 GÖZ VE KULAK

DUYU ORGANLARI GÖZ VE KULAK
Reseptör Çeşitleri
Canlılarda iç ve dış ortamdan gelen uyartıları almaya yarayan özel hücrelere reseptör (almaç) denir. Reseptörler aldıkları uyarının çeşidine göre sınıflanırlar.
  • Mekanik Reseptörler: Dokunma,basınç,hareket,gerilme ve ses gibi fiziksel değişimleri algılarlar derideki basınç reseptörleri gibi.
  • Termoreseptörler: Sıcaklık reseptörleridir sıcağı ve soğuğu algılayabilirler deride ve iç organlarda bulunurlar.
  • Kemoreseptörler: Kimyasal reseptörlerdir. Tat ve koku reseptörleri kimyasal reseptörlerdendir yine susuzluğu algılayan kemoreseptörler beyinde bulunur.
  • Ağrı reseptörleri: Derinin epidermis tabakasında bulunup ağrı ve sızlanma durumunda uyarılan reseptörlerdir
  • FotoreseptörlerIşığı algılayan reseptörlerdir görme reseptörleri fotoreseptörlere örnek verilebilir.
1.Göz ve Görme Olayı
Gözümüz göz yuvarlağı ve koruyucu yapılardan oluşmaktadır. Koruyucu yapılar göz kapakları kaşlar kirpikler göz yuvarlağı kasları gözyaşı bezleridir. Göz yuvarlağının yapısı dıştan içe doğru;
A) Sert Tabaka (Sklera): Göz yuvarlağını dıştan saran beyaz renkli koruyucu tabakadır sert tabakanın gözün ön kısmında incelmesiyle saydam şişkin bir yapı oluşur buna kornea denir. Korneanın görevi göze gelen ışığı kırıp göz merceğine ulaştırmaktır.
B) Damar Tabaka (Koroid): Damar tabaka sert tabakanın altında yer alır gözü besleyen kan damarları bu tabakada yer almaktadır. Bu tabakadaki pigmentler fazla ışığı emerek görüntünün net oluşmasını sağlayan bir karanlık oda oluşturur. Gözün ön kısmında damar tabaka renk pigmentleri içeren irisi oluşturur. Göze rengini veren kısım burasıdır. İrisin orta kısmı göz bebeği olup fazla ışıkta daralır az ışıkta genişler bu şekilde ışık miktarını ayarlar. İrisin arkasında ince kenarlı saydam göz merceği yer alır. Göz bebeğinden gelen ışınları kırarak ağ tabaka retina üzerindeki sarı beneğe düşürür.
Kirpiksi kaslar(kirpiksi cisim) ve asıcı bağlar birlikte göz merceğinin incelip kalınlaşmasını sağlar böylece cisimlerin uzaklığına ve yakınlığına göre merceğin kırıcılığı ayarlanır ve göz uyumu sağlanmış olur. Yakındaki cisme bakarken kirpiksi kaslar kasılır ve göz merceği şişkinleşir uzaktaki cisme bakarken kirpiksi kaslar gevşer ve göz merceği incelir. Kornea ile göz merceği arasındaki boşluğa ön oda denir.
C) Ağ Tabaka (Retina)Gözün en içte yer alan tabakasıdır retinada sinir hücreleri ve fotoreseptörler bulunmaktadır. Fotoreseptörler koni ve çubuk hücrelerinden oluşur.
Koni Hücreleri: Yeterli ışığın olduğu ortamlarda koni hücreleri renkli görmeyi sağlar. Bunlar mavi kırmızı ve yeşil renge duyarlı koni hücreleri ile sağlanır bunun dışındaki renkler iki veya üç koni hücresinin birleşmesiyle sağlanabilir koni hücrelerinden bir veya ikisinin bulunmaması renk körlüğü meydana getirir.
Çubuk Hücreleri: Az ışıklı ortamlarda siyah beyaz görme ve cisimlerin şekillerinin algılanmasında görev yapan hücrelerdir.
Sarı Benek: Kornea ve mercekten kırılarak gelen ışınların düştüğü yerdir. Yoğun olarak koni hücreleri bulunur sarı beneğin etrafında çubuk hücreleri vardır.
Retina üzerinde görme duyusu hücrelerinin gövdesi bulunur bu nöronların aksonları görme sinir demeti (optik sinir) şeklinde gözden çıkıp beyine gider. Sinirlerin gözden çıktığı kısımda reseptör bulunmadığından burada görüntü oluşmaz bu nedenle burası kör nokta olarak adlandırılmaktadır.
1.1 Görme Olayı
Göze gelen ışınlar önce kornea da kırılır daha sonra göz merceğine düşer burada yeniden kırılan ışınlar camsı cisimden geçerek sarı benek üzerine düşer bakılan cismin ters görüntüsü burada oluşur. Görüntünün ters olmasının nedeni ince kenarlı merceğin ışığı kırma biçimiyle ilgilidir yani fiziksel bir özelliktir sarı benek üzerine düşen görüntü buradaki ışık reseptörleri (koni ve çubuk) tarafından impulsa dönüştürülür ve optik sinirler ile beyine iletilir beyinde görüntü düzeltilir ve düz net olarak anlamlandırılır.
Görme Bozuklukları
Göz yuvarlağı, göz merceği ve göz kaslarındaki bozukluklar çeşitli görme bozukluklarına neden olmaktadır.
1.Miyopluk
Miyoplar uzağı net göremezler fakat yakını iyi görürler. Bu rahatsızlığın nedeni göz merceğinin normalden şişkin olması veya göz yuvarlağı çapının önden arkaya doğru uzun olmasıdır bu iki durumda da görüntü sarı beneğin önüne düşer görüntüyü sarı benek üzerine düşürmek için kalın kenarlı mercek kullanılmalıdır.
2.Hipermetropluk
Hipermetroplar yakını net göremezler fakat  uzağı iyi görürler. Bu rahatsızlığın nedeni göz merceğinin normalden ince olması veya göz yuvarlağı çapının önden arkaya doğru kısa olmasıdır bu iki durumda da görüntü sarı beneğin arkasına düşer görüntüyü sarı benek üzerine düşürmek için ince kenarlı mercek kullanılmalıdır.
3.Astigmatizm
Kornea veya göz merceği yüzeyinin kavislenmesi sonucunda gelen ışınların tamamı sarı benek üzerine düşmez bu durum görüntünün bulanıklaşmasına neden olur. Astigmatizm silindirik mercekle düzeltilir ve görüntünün sarı benek üzerine düşmesi sağlanır.
4.Presbitlik
Yaş ilerledikçe göz merceği ve mercek kasları esneyip kasılma özelliğini kaybeder ışık az kırılır ve görüntü sarı beneğin arkasına düşer bu durumu düzeltmek için ince kenarlı mercek kullanılır presbitlik hipermetropluğa benzemektedir.
5.Şaşılık

Göz yuvarlağı kaslarının normalden uzun veya normalden kısa olması durumunda şaşılık oluşur.
6.Göz Tansiyonu
Gözün ön ve arka odalarındaki sıvıların salgılanması ve boşaltılmasıyla hassas bir basınç dengesi kurulur göz tansiyonu bu basıncın bozulmasıdır.
7.Gece Körlüğü
A vitamini eksikliğinde görülmektedir ışıklı ortamdan az ışıklı ortama geçildiğinde gözün bir süre görememesi durumudur.
2.Kulağın Yapısı
Kulak dıştan içe doğru 3 kısımdan oluşmaktadır. Dış kulak, orta kulak ve iç kulak.
1) Dış Kulak
Kulak kepçesi ve kulak yolu ile başlayıp kulak zarı ile biten kısımdır kulak kepçesi de kulak yolu da kıkırdaktan yapılmıştır kulak kepçesi ses dalgalarını toplayıp kulak yoluna verir kulak yoluda toz ve partikülleri tutan tüyler vardır ve nemli olmasını sağlayan bir sıvı salgılanır toz ve partüküller bu nemle birleşince kulak kiri oluşur.
2) Orta Kulak
Kulak zarından oval pencereye kadar olan kısımdır. Bu kısımda çekiç örs ve üzengi kemikleri bulunur bu kemiklerin görevi kulak zarından gelen ses titreşimlerini güçlendirmektir buradan sonra titreşimler oval pencere ile iç kulağa iletilir.
Orta kulak östaki borusu ile yutağa bağlanır böylece dış basınç değişirse kulak zarı korunmuş olur
3) İç Kulak
Oval pencereden başlayıp yarım daire kanalları salyangoz ve östaki borusunun büyük kısmını içine alan bölümdür.
İç kulakta Dalız, Kesecik, Tulumcuk , Yarım Daire Kanalları ve Salyangoz yapıları yer almaktadır. Bunlardan Tulumcuk Kesecik ve Yarım Daire Kanalları denge ile ilgili, Dalız ve Salyangoz (kohlea) işitme ile alakalıdır. Orta kulaktan iç kulağa geçerken oval pencereden hemen sonraki boşluk Dalız dır.
Salyangozun yapısında işitme sinirleri ve reseptörler vardır. Salyangoz ince zarlarla ayrılmış kanallardan oluşur üstte vestibular kanal altta timpanik kanal yer alır bu kanalın içi perilenf sıvısı ile doldurulmuştur bu iki kanalın ortasında kohlear kanal yer alır ve içi endolenf sıvısı ile doludur. Vestibular kanal oval pencere ile timpanik kanal ise yuvarlak pencere ile bağlanmıştır.
Kohlear kanalın taban zarında Korti organı yer alır. Korti organı işitme için önemli olan ses titreşimlerini alan titrek tüylü reseptörleri bulundurur. Korti organı uyartıları işitme sinirleri ile beyine gönderir. Sonuç olarak işitme reseptörleri korti organı üzerinde yani salyangozun içindedir (iç kulak)
İşitme Nasıl Gerçekleşir
Kulak kepçesinin topladığı ses dalgaları kulak yolundan geçerek kulak zarına ulaşır kulak zarının titreşimleri çekiç örs ve üzengi kemikleri ile kuvvetlendirilerek oval pencereye oradan da salyangozdaki vestibular kanala iletilir. Vestibular kanalın içerisindeki perilenfin hareketi timpanik kanaldaki perilenfi de harekete geçirir sıvı hareketi yuvarlak pencerede sonlanır bu sırada salyangozdaki taban zarı titreşir buna bağlı olan korti organı üzerindeki tüylerin titreşmesiyle uyartı oluşur ve impulslar beyindeki işitme merkezine iletilir.
Dengenin Sağlanması
İç kulakta yer alan Yarım Daire Kanalları Tulumcuk ve Kesecikdengenin sağlanmasında görevlidir. Bu yapılar endolenf sıvısı ile doludur. Yarım Daire Kanalları vücudun yaptığı dönme hareketlerini algılar Tulumcuk ve Kesecik ise yerçekimi ile ileri geri yapılan hareketler sonucunda meydana gelen konum değişikliklerini beyinciğe iletir beyincik yönü algılayıp durumu beyine iletir.
Baş veya vücudun dönmesiyle birlikte yarım daire kanallarındaki endolenf sıvısı da döner ve silli epitel hücrelerini (reseptörler) uyarır uyartılar beyine iletilir aynı şekilde tulumcuk ve kesecikteki endolenf sıvısı içerisinde otolit taşları hareket ettiğinde silli duyu hücrelerine basınç uygular böylece konum değişikliği algılanır ve beyin kabuğuna iletilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder